Fiziğin Doğasında hangi kavram ya da ne var? İçinde bulunduğumuz zamanda bu soruya cevap vermek oldukça zor.Çünkü bina o temeller üzerinde yükselmiş durumda.İnsanlığın düşünce tarihine bakıldığında pozitif bilimler oldukça yeni olarak karşımıza çıkar ama buna rağmen oldukça hızlı gelişmişlerdir.(yine düşünce tarihine göre).
SUYUN YÜZEY GERİLİMİ YAŞAMIN VAR OLMASI İÇİN ÖZEL AYARLANMŞTIR
Suyun bu özelliklerinin getirdiği bir başka sonuç daha vardır. Örneğin hafif bir metali suya bıraktığınızda bunun dibe çökmediğini, suyun üzerinde sabit olarak kaldığını görürsünüz. Bunun yanında bazı böcekler de suyun yüzeyinde rahatlıkla yürüyebilmektedirler. Metal sudan daha ağırdır, böceklerin bir kısmı da öyle… (Bilim ve Teknik, Eylül 96, Sayı 346, sf. 47 ) Peki suyun üzerinde durabilmeyi nasıl başarırlar? Bunun sebebi yine bizleri suyun özel yaratılışına götürür. Su moleküllerini birbirine bağlayan hidrojen bağları, "suyun yüzey gerilimini" meydana getirirler. Bu gerilim, suyun yüzeyindeki moleküllerin birbirleri ile ve aynı zamanda alttaki moleküllerle hidrojen bağları kurması ile oluşmaktadır. Bir böceğin suyun dibine batabilmesi için bu hidrojen bağlarından bir kısmını koparması gerekmektedir.
Gemileri su yüzeyinde tutan şey de aynı yüzey gerilimi ve aynı zamanda suyun kendi iç direncidir. Eğer suyun bütün bu özellikleri olmasaydı, şu an gemilerin varlığından eser olmazdı, balıklar suyun içinde yaşayabilmek ve yüzebilmek için oldukça büyük bir enerjiye ihtiyaç duyarlardı, hatta belki de suyun içinde şimdiki çeşitlilikte yaşam olmazdı.
Her sıvının yüzey gerilimi farklıdır. Suyun yüzey gerilimi, bilinen diğer sıvıların hemen hepsinden daha yüksektir ve bunun çok önemli bazı biyolojik etkileri vardır. Bitkilerdeki etki, bunların başında gelir. Bitkilerin, hiçbir pompaları, kas sistemleri vs. olmadan, toprağın derinliklerindeki suyu metrelerce yukarı nasıl taşıdıklarını düşündünüz mü? Bu sorunun cevabı, yüzey gerilimidir. Bitkilerin köklerindeki ve damarlarındaki kanallar, suyun yüzey geriliminden yararlanacak şekilde tasarlanmışlardır. Yukarı doğru gidildikçe daralan bu kanallar, suyun yukarı doğru "tırmanmasına" neden olurlar.
Bu üstün tasarımı mümkün kılan şey, biraz önce belirttiğimiz gibi suyun yüksek yüzey gerilimidir. Eğer suyun yüzey gerilimi diğer sıvıların çoğu gibi düşük düzeyde olsa, geniş karasal bitkilerin yaşaması fizyolojik olarak imkansız hale gelecektir. Elbette bitkilerin olmadığı bir ortamda insanların varlığından bahsetmek de mümkün değildir.
Yüksek yüzey geriliminin bir başka önemli etkisi ise, kayaların parçalanmasıdır. Su, yüksek yüzey gerilimi nedeniyle, kayaların içinde bulunan küçük çatlakların en derinliklerine kadar sızar. Daha sonra havalar soğur ve sular donar. Donup buza dönüşen su, olağanüstü bir etki gösterip genleştiği için, kayaları zorlar ve zamanla parçalar. Bu, kayaların içindeki minerallerin doğaya kazandırılması ve aynı zamanda toprak oluşumu açısından hayati bir öneme sahiptir.
Suyun, şimdiye kadar çok iyi bilmemize rağmen belki de hiç düşünmediğimiz bu özellikleri Allah'ın insanlara büyük bir lütfudur. Su, Allah dilediği için böyle bir özellik kazanır, gemiler Allah dilediği için suyun üzerinde yüzebilir, canlılar Allah dilediği için suyun içinde rahatlıkla yaşayabilirler. Allah bu gerçeği ayetinde belirtmiştir:
Allah, gökleri ve yeri yaratan ve gökten su indirip onunla size rızık olarak türlü ürünler çıkarandır. Ve Onun emriyle gemileri, denizde yüzmeleri için size, emre amade kılandır. Irmakları da sizin için emre amade kılandır. (İbrahim Suresi, 32)
Topraktan yeni çıkmış açık yeşil renkteki bir çim tanesinde de, boyu metrelere varan dev ağaçlarda da hakim olan sistem suyun mucizevi özellikleri ile yakından ilgilidir. Su, moleküler özelliği ve bağlanma şekli nedeni ile bitkinin köklerine girer ve bitkinin içindeki borular boyunca yukarı doğru uzanır. Bazen bu yükseliş onlarca metreyi bulur, bazen de onlarca dala ayrılır ve birbirinden farklı yerlere ulaşır.Başka hiçbir sıvının bu kadar kolay başaramadığı bu işlem, "suyun kılcal hareket edebilme" özelliğidir. (Bilim ve Teknik, Eylül 96, Sayı 346, sf. 47 ) Su aynı zamanda emilebilirlik özelliğine de sahiptir. Odun veya jelatin gibi maddelerle temas ettiğinde hemen onların içine nüfuz edebilir.Çimlenmeye başlayan tohumların su alarak şişmesi de suyun bu özelliğinden kaynaklanmaktadır. Eğer yeryüzünde su ve toprak altında tohum olmasına rağmen suyun emilebilirlik özelliği olmasaydı, yeşil dünyadan eser kalmayacaktı. Bitki örtüsünün olmaması ise, yeryüzünde tüm canlılığın yok olması anlamına gelirdi.
http://www.sumucizesi.com/mucize.htm
Çeşme suyunun yüzey gerilimi daima 73 Dune'dur. İyi bir kaynak suyun gerilimi 58, 60, 62 Dune olabilir.. Bizim kanımızın değeri 42 ve 44 Dune civarındadır. Gıdaları özümlememiz için bu değerin kan değerimize en yakın olması daha uygun. Ve bizim için en uygun olan taze sıkılmış meyve suyudur. Taze meyve suyunun strüktürel yapısı o kadar uygun ki, yüzey gerilimi aynı kanımızın değeri gibidir.
Birkaç yıl öncesine kadar öğretmenlerin hep aynı şekilde ders anlatıldığından dert yanılırdı. Okullarda, yıllardır aynı müfredat hemen hemen aynı şekilde öğrencilere sunuluyordu. Teknik, teknoloji ve bilimdeki değişikliklere uyumlu yeni bir program hazırlanmalıydı.
Bilişim sektörünün önderlerinden IBM’in bir çalışması 2010 yılında dijital bilginin her 11 saate bir iki katına çıkacağını öngördü. Sektörlerin buna uyum sağlamasını gerektiği kaçınılmazdı. MEB, yeni fizik öğretim programının hazırlıklarını başlattı.
Çalışmalar başladı. Bir program ilgililer tarafından hazırlandı. Önce 9. Sınıf Fizik Dersi Öğretim programı açıklandı. 2008-2009 Eğitim-Öğretim yılında bu program ilk defa uygulandı. Diğer programlarda sırayla hazırlanarak kamuoyuna sunuldu. Talim Terbiyenin 12. Sınıf Fizik Dersi Öğretim programını da yayınlanmasıyla Fizik Öğretim Programı zinciri tamamlanmış oldu. Kazanımların elde edilmesi için sarmal bir sistemle konuların işlendiği bu sistemde bazı ünitelerin içerikleri dört seneye dağıtıldı.
Modern bir bakış açısıyla geliştirilmeye çalışan bu programın verimli olması şüphesiz iyi hazırlanmış kitaplarla desteklenmesine, öğretmenlerce eşzamanlı uygulanmasına ve önyargı yapılmadan -varsa- eksikliklerin bildirilmesine bağlı.
Velilerin, öğrencilerin ve öğretmenlerin müfredat değişse de üniversite sınav sisteminin değişmeyeceğine dair ciddi kuşkularının olduğunu da ifade etmek gerekiyor. Bu kuşkular yeni sisteme uygun olarak fizik derslerinin işlenmesinde fizik öğretmenlerinin ellerini maalesef zayıflatıyor. Bu noktada daha somut adımların atılması gerekli çünkü bu sistemle ders gör(e)meyen öğrenciler gelecekte sorun yaşayabilir.
Bu yazının devamında
* 9. Sınıftan 12. Sınıfa ünite dağılımlarını ve içeriklerinin bütününü bu pdf dosyasında tek bir tabloda görebilecek ve programın tamamının dağılımını görebileceksiniz.
program tablo
** 9.ve 10. Sınıfta ikişer saat ve 10. ve 11. Sınıfta üçer saat üzerinden planlanan konuların zaman dağılımlarını görebilecek ve grafik yardımıyla dört sene üzerinden ünitelerin ağırlıklarını görebileceksiniz.
program grafikleri
*** Şimdi de Yeni Fizik Öğretim Programında ünitelerin kaç aşamalı sarmal ünite yapısından oluştuklarını ve sınıflara göre konu içeriklerini değerlendireceğiz.
TEK AŞAMALI (SARMAL)
a) ENERJİ
9.SINIF:
İş, Güç ve Enerji
Enerji Dönüşümleri ve Enerjinin Korunumu
Enerji Kaynakları
Isı ve Sıcaklık
b) YILDIZLARDAN YILDIZSILARA
11. SINIF:
Yıldızlar
Yıldızların Sınıflandırılması
Gökadalar
Yıldızsılar
Evrenin Yaşı ve Genişlemesi
c) ATOMLARDAN KUARKLARA
12. SINIF:
Parçacık ve karşıt-parçacık
Hadronlar
Leptonlar
Baryonlar
Mezonlar
Kuark ve karşıt-kuarklar
İKİ AŞAMALI SARMAL
FİZİĞİN DOĞASI
9.SINIF:
Fiziğin Uğraş Alanı
Fiziğin Doğası
Fizikte Modelleme ve Matematiğin Yeri
Fizik, Günlük Yaşam ve Teknoloji
12.SINIF:
Hipotez
Yasa
Teori
ÜÇ AŞAMALI SARMAL
MODERN FİZİK
10. SINIF:
Modern Fiziğe Giriş
Özel Görelilik
11.SINIF:
Kara Cisim Işıması
Fotoelektrik Olay
Compton Olayı
Işığın Tanecikli Yapısı
Maddesel Parçacıkların Dalga Özeliği: de Broglie Hipotezi
Atomun Yapısı
12. SINIF:
X-Işınları
Maddenin yapısı
Çekirdeği yapısı
Radyoaktiflik
Nükleer enerji
DÖRT AŞAMALI SARMAL
a) MADDE ve ÖZELLİKLERİ
9.SINIF:
Maddelerin Sınıflandırılması ve Özellikleri
Maddelerin Değişimi
10. SINIF:
Katılarda Boyutlar Arası İlişkiler ve Dayanıklılık
Sıvılarda Kılcallık ve Yüzey Gerilimi
Gazlar ve Plazmalar
11.SINIF:
Katılarda Basınç
Durgun Akışkanlarda Basınç ve Kaldırma Kuvveti
Hareketli Akışkanlarda Akışkan Hızı ile Basıncı Arasındaki İlişki
Sıcaklık Artması ile Katılarda, Sıvılarda ve Gazlarda Genleşme ve Büzülme
12. SINIF:
Isıl denge
Isı yayılımı
Isı alışverişi
Basıncın hâl değişimine etkisi
b) KUVVET ve HAREKET
9.SINIF:
Doğrusal Hareket
Doğadaki Temel Kuvvetler
Newton’un Hareket Yasaları
Sürtünme Kuvveti
10. SINIF:
Kuvvet ve Özellikleri
Dengelenmiş Kuvvetler Etkisinde Hareket
Dengelenmemiş Kuvvetler Etkisinde Hareket
Etki-Tepki Kuvvet Çiftleri
Eylemsizlik
11.SINIF:
İş ve Enerji
İtme (İmpuls)-Momentum
Tork
Açısal Momentum
Denge ve Denge Koşulları
12. SINIF:
Çizgisel sürat
Açısal sürat
Merkezcil ivme
Basit harmonik hareket
Geri çağırıcı kuvvet
c) ELEKTRİK –MANYETİZMA-ELEKTRONİK
Ünite adları farklılık gösterse de program çalışmalarında belirtildiği gibi aynı kategoride değerlendirildi.
9.SINIF:
Elektrik Akımı
Potansiyel Farkı
Direnç
Elektrik Akımının Manyetik Etkisi
10. SINIF:
Elektrostatik
Elektrik Devreleri
11.SINIF:
Manyetik Alan
Manyetik Alan Kaynakları
Elektromanyetik İndükleme
12. SINIF:
Değişken akım
Doğru akım
Sığa
Transformatör
Elektriksel geçirgenlik
Dielektrik
Elektromanyetik indükleme
d) DALGALAR
9.SINIF:
Dalgalarla İlgili Temel Büyüklükler
Depremler
10. SINIF:
Sarmal Yaylar ve Teller Üzerindeki Dalgalar
Su Dalgaları
11.SINIF:
Ses Dalgaları
Aydınlanma
12. SINIF:
Işığın düzgün ve dağınık yansıması
Düz ayna
Yansıma yasaları
Görüş alanı
Çukur ve tümsek aynalar
Eğrilik yarıçapı
Işığın kırılması
Kırma indisi
Snell yasası
Görünür derinlik
Işığın renklerine ayrılması
Tam yansıma
Sınır açısı
İnce ve kalın kenarlı mercekler
Miyop, hipermetrop, astigmat
Merceklerde yakınsama
Açısal büyütme
Renk
Seçici yansıma
Seçici soğurma
Renk filtreleri
Ana ve ikincil renkler
Zıt ve tamamlayıcı renkler
Elektromanyetik dalga
Elektromanyetik tayf
Elektromanyetik dalgada Doppler olayı
Polarizasyon
Işıkta kırınım
Huygens ilkesi
Optik aletlerin ayırma gücü
Aydınlık ve karanlık saçaklar
Işıkta girişim
Bütünü görmek adına yapılan çalışmanın faydalı olması ümidi ve dileğiyle…
Mustafa DEMİR
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Kaynak: http://www.fizikogretmeni.com/yeni-fizik-ogretim-programi/
http://vimeo.com/7691018
http://vimeo.com/15423867
http://vimeo.com/10271719
http://vimeo.com/10171973
http://vimeo.com/7847943
http://vimeo.com/12818280
http://vimeo.com/11024365
Android Sanal elektrik devresi kurun https://yadi.sk/d/LYnJ3PQeaEvD5 EveryCircuit v2.08 [apkbul.net].rar Rar şifre apkbul.net
Optik deneyi: http://www.cuneythoca.com/java/thinlens.htm
Vektör : http://www.cuneythoca.com/java/vector.htm
Vektör işlemleri http://phet.colorado.edu/sims/vector-addition/vector-addition_tr.html
Modern Fizik Kara Cisim ışıması Wien yasası http://phet.colorado.edu/sims/blackbody-spectrum/blackbody-spectrum_tr.html
Özkütle http://phet.colorado.edu/sims/density-and-buoyancy/buoyancy_tr.html
Fotoelektrik Deneyi http://phet.colorado.edu/tr/simulation/photoelectric
Dairesel Hareket http://phet.colorado.edu/tr/simulation/rotation
Atom Modelleri http://phet.colorado.edu/tr/simulation/hydrogen-atom
Rutherford ve Thomson Atom modelleri http://phet.colorado.edu/tr/simulation/rutherford-scattering
Türk bilim insanı Ahmet Yıldız, ABD Başkanı Obama tarafından verilen Genç Bilim İnsanları ve Mühendisler Başkanlık Kariyer Ödülü’nü aldı.
Haritada yapılan incelemede, bugün bilinen sahaların bir çoğunun bir asır önce tesbit edildiği anlaşıldı. Bakan Yıldız: "En çok merak ettiğim konuydu, araştırdık. Bugün bilinen sahaların çoğu orada görülüyor."
Habertürk yayınına konuk olan Bakan Yıldız soruları cevapladı.
İkinci Abdülhamit’in 100 yıl önce hazırlattığı harita gerçek mi?
Bakanlık koltuğuna oturduğumda en çok merak ettiğim şeylerden biri de ikinci Abdülhamit’in petrol haritalarıydı. Musul ve Bağdat’ı içine alan daire içerisinde yaptırılan belli bilimselliği olan bir harita. Bugün bilinen sahaların pek çoğu bu haritada görülüyor. 100 yıl önce hazırlanan bu harita geçerliliğini koruyor. Bu harita şu anda Batman ve Adıyaman gibi petrol aradığımız yerleri de içeriyor.
Güneydoğu’da yüksek rezervli petrol bulunduğu, Türkler kullanmasın diye betonlandığı iddiasına ne diyeceksiniz?
Son 10 yılda petrol arama faaliyetlerimizi 13 katına bütçeyi de yıllık 1.1 milyar dolara çıkardık. Bu sözün efsanevi tarafları var. Petrol kuyucularının çevrelerinin korunmak amacıyla kapatılması kanuni bir zorunluluktu. Petrol fiyatı artınca da kuyular açılabilir. Buna yabancılar Türkler kullanmasın diye kapattı demek doğru değil.
http://www.ensonhaber.com
Küçük yaşlardan beri hemen herkesin duyduğu bir söz vardır: "Bir hedefin olsun." Hedeflerimiz olmuştur olmasına da kaçımız kendimizi bu hedefimize adamışızdır tartışılır. Mustafa Ertuğrul Özbudak, "İlk önce okulumu bitirmeyi düşünüyorum. Daha sonra master ve doktora için yurtdışına çıkmak ve hizmet verecek bir ilim adamı olarak yurduma dönmeyi hedefliyorum." diyor 1994 yılında verdiği bir demecinde. O yılın ÖYS matematik birincisi olan Özbudak, şu anda Amerika'da Albert Einstein Üniversitesi Tıp Fakültesi Genetik Bölümü öğretim üyesi. Geçtiğimiz aylarda Alfred Pritchard Sloan Vakfı Araştırma Bursu da kazanan Özbudak'a göre asıl değerli olan, hayat boyunca bir şeylere faydalı olabilmek ve inadımızı doğru yönde kullanabilmek.
İstanbul Özel Fatih Koleji mezunu olan Mustafa Ertuğrul Özbudak, 1994'te ÖYS birincisi olur. Ailesine de büyük sürpriz olur. Özbudak, bu durumu şöyle açıklıyor: "Sınav iyi geçmişti ancak sonucun nasıl çıkacağından emin değildim. O nedenle gereksiz yere heyecan oluşturmak istemedim. Sonuç belli olunca nasıl olsa hepimiz öğrenecektik."
Özbudak, üniversite sınavına hazırlanırken iyi ve özverili öğretmenlerden ders almak ve çalışkan bir arkadaş grubu ile hareket etmenin başarıyı getirdiğini söylüyor. Özbudak, hem garantili hem de daha fazla maddi getirisi olan birçok alana yerleşebilecek iken aldığı puandan çok daha düşük olan Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü'nü tercih eder. İlgisini temel bilimlerin çektiğini dile getiren Özbudak, "Bu nedenle mühendislik ya da tıp tarzı bölümleri seçmedim. Şu an her ne kadar tıp okulunda hoca olsam da, tıp okuyup daha sonra araştırma yapmaya çalışmak yerine, temel bilim okuduktan sonra araştırma yapmak daha çok ilgimi çekiyor ve daha verimli bir yol gözüküyor." ifadelerini kullanıyor.
Boğaziçi Üniversitesi'ni bitirdikten sonra teknoloji ve mühendislik konularında dünyanın en iyi teknik üniversitesi olarak tanınan Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'ne (MIT) biyofizik alanında doktora yapmak için gider. Daha sonra Albert Einstein Üniversitesi Tıp Fakültesi Genetik Bölümü öğretim üyesi olarak göreve başlar. Fizikten biyofiziğe, oradan da genetiğe geçen Özbudak, bunun sebebini şöyle açıklıyor: "Fizik okumak oldukça zevkli bir iş. Fizik, evrendeki nesneleri basit kurallar ile açıklamayı amaçlıyor ve belli oranda sağlıyor. Biyoloji ise karışık olayların çalışıldığı bir alan; genel kurallar daha az, özel istisnai durumlar fiziğe göre daha çok. Ama biyolojide çalışılan konular oldukça ilginç, canlı hayatın ve insan sağlığını direkt ilgilendiriyor. Biyolojik problemlere farklı bir bakış açısı sağlayacağı için, farklı alanlardan, fizik, kimya ya da mühendislik gibi, biyoloji alanına geçişlerin oldukça faydalı olduğunu düşünüyorum."
Özbudak, geçtiğimiz aylarda embriyon gelişimi sırasında meydana gelen omurga bozukluklarının genetik sebeplerine yönelik araştırması ile Alfred Pritchard Sloan Vakfı Araştırma Bursu'nu almaya hak kazandı. Böylece görev yaptığı üniversiteden şimdiye kadar moleküler biyoloji alanında bu bursa layık görülen dördüncü araştırmacı oldu. Ayrıca bugüne kadar bu çok özel bursu kazananlardan 38'i, Nobel Ödülü'nün de sahibi oldu.
Onu başarıya götüren yollar ise gayret, şevk, inatçılık, yani tuttuğunu koparma. "İnadımızı doğru yönde kullanmak lazım." diyen Özbudak, herkesin tam olarak ulaşamayacak dahi olsa bir hedefi mutlaka olması gerektiğini düşünüyor. Kendisinin de belirlediği hedefini tam olarak gerçekleştiremediğini dile getiren Özbudak, "Henüz ülkeme dönmedim. Birkaç yıl daha deneyim edindikten sonra uygun bir fırsat bulup ülkeme dönmeyi ümit ediyorum." diyerek, hedefini tamamlayacağını belirtiyor.
Başarımın asıl kaynağı eşim ve
çocuklarım
Mustafa Ertuğrul Özbudak, başarısının mimarı olarak eşi ve çocuklarını görüyor. 9 yıllık evli Özbudak, yedi, altı, beş ve bir yaşlarında 4 çocuk sahibi. Hayatını tamamen iş üzerine kurmayan Ertuğrul Bey, aileye sahip olmanın çok güzel bir duygu ve büyük bir nimet olduğunu belirtiyor. Eve geldiğinde çocuklarıyla koşuşturup oynamanın kendisini rahatlattığını ve stresini attığını anlatıyor. Eşi Deniz Hanım'ın çok sabırlı ve becerikli olduğunu vurgulayan Özbudak, "Çocuklarımızın sabırlı, tevekkül sahibi ve anlayışlı olmalarını eşimden öğrenmelerini ümit ve dua ediyorum. Benden bir parça inatçılık almışlar zaten, başka bir şeye gerek yok." diyor. Özbudak, her sabah çocuklarını okula bıraktıktan sonra işe gittiğini belirtiyor.
Harezmi ödüllü ilk Türk bilim insanı. Prof. Dr. Mustafa Nazıroğlu, hücredeki iyon kanalları üzerine yaptığı araştırmasıyla İran Bilim ve Teknoloji Bakanlığına bağlı İran Bilim ve Teknoloji Araştırma Örgütü (IROST) tarafından verilen Uluslararası Harezmi Ödülü'ne (Khwarizmi International Award) layık görüldü.
İSTANBUL - Uluslararası Harezmi Ödülü'nü kazanan ilk Türk olan Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Tıp Fakültesi Biyofizik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Nazıroğlu yaptığı açıklamada; 2002 yılında ABD'de düzenlenen bir kongrede Genç Araştırmacı Ödülü'nü, 2006 yılında da TÜBİTAK Teşvik Ödülü aldığını, bu ödüllerden cesaretlenerek son 3 yıldır İran Bilim ve Teknoloji Araştırma Örgütünün matematik ve astronomi bilgini Harezmi adına verdiği ödül için başvuruda bulunduğunu anlattı.
HEDEFİ NOBEL
IROST'un Harezmi anısına 25 yıldır ödül töreni düzenlendiğini belirten Nazıroğlu, ''Her yıl yurt dışından 4 ülkenin bilim insanına ödül veriliyor. Başvurular tüm alanlarda yapılıyor. 3 yıldır başvuruyordum ve bu yıl ödüle layık görüldüm. Ülkemizden 25 yıldır bu ödül için başvurular olmasına rağmen ilk kez Türk araştırmacı olarak bu ödüle layık görülmem beni onurlandırdı. Bundan sonraki hedefimiz Nobel ödülünü almak'' dedi.
Ödülünü 5 Şubat'ta Tahran'da yapılacak törende alacağını anlatan Prof. Dr. Nazıroğlu, Törene İran Cumhurbaşkanı'nın yanı sıra çok sayıda araştırmacının da katılacağını söyledi. Nazıroğlu, ''Bu ödül için geçen yıl 48 ülkeden 180 başvuru yapıldı ve 4 ülke ödüle layık görüldü. Ülkemiz adına ilk defa böyle bir ödüle layık görülmenin mutluluğunu yaşıyorum. Yaptığımız araştırma ve çalışmalarla da Nobel yolunda adım adım ilerliyoruz'' diye konuştu.
BİRÇOK HASTALIĞIN TEDAVİSİNDE İŞE YARAYACAK BİR KEŞİF
Prof. Dr. Mustafa Nazıroğlu, hücredeki iyon kanalları üzerine yaptıkları araştırmanın ödüle layık görüldüğünü söyledi.
Araştırmalarda stresin iyon kanallarına zarar verdiğini ve kanalları açtığını gözlemlediklerini anlatan Nazıroğlu, bu durumda fazla miktarda kalsiyum iyonunun hücrenin içine girerek, hücrenin sağlıklı çalışmasını engellediğini tespit ettiklerini kaydetti.
İyon kanallarını hücre zarında bulunan kapılara benzeten Nazıroğlu, şöyle konuştu:
''Bu kapı bozulursa veya sızdırma yaparsa, hücrenin dışında içine kıyasla 20 bin misli fazla bulunan kalsiyum iyonu, hücre içine sızmaya başlar. Bu iyonların hücreye saniyelerle ifade edilen zaman diliminde girmesi ve çıkması gerekiyor ki bizler konuşalım, düşünelim ve hayati faaliyetlerimizi sürdürelim. İyon kanalları sızdıracak ya da tamamen bozulacak olursa kanser, şeker hastalığı, kalp hastalığı, nörolojik hastalıklar başta olmak üzere birçok hastalığa neden olabilir.''
Araştırmalarında dünyada ilk kez 'bultation' isimli kimyasalın iyon kanallarını kapatıcı özelliğini tespit ettiklerini de vurgulayan Prof. Dr. Nazıroğlu, ''Günümüzde kullanılan ilaçlarla yüzde 40-50 oranında tedavi imkanı sağlanmaktadır. Çünkü hiçbir ilaç açık kalsiyum kanallarını bloke edememektedir. Bunun nedeni bu kanalları neyin açıp neyin kapattığı bilinmemesiydi. Biz yapmış olduğumuz çalışmayla, stresin bu kanalları açtığını ve bultation isimli kimyasalın da kanalları kapatıcı özelliğinin olduğunu ispatladık'' dedi.